Orduevi ve Sosyal Tesislerden Yararlanmama Yasağı Hakkında Karar.
TEBRİKLER ANKARA İDARE MAHKEMESİ:
Sosyal medyada yazdığı yazı sebebiyle emekli bir askeri personel hakkında kanuni hakkı olan orduevi ve sosyal tesislerden yararlanma yasağının hukuka uygun olmadığına ve bu haksız ve hukuksuz işlemin YÜRÜTMESİNİN DURUDURLMASINA karar vermiştir.
Kararın özü şunu diyor: ifade özgürlüğünü sınırlandıran bu tür uygulamalar kanunsuz olduğu için ve anayasamıza göre temel hak ve özgürlüklerin ancak kanunla sınırlandırılması söz konusu olduğu için yapılan işlem anayasaya aykırıdır. UYGULANAMAZ.
Dava dosyasının incelenmesinden, Hava Kuvvetleri Komutanlığı emrinde astsubay olarak görev yapmaktayken kendi isteği ile emekli olan davacının, emekli olduğu dönemde sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamalar nedeniyle astlık-üstlük münasebetlerini zedelemeye, amir veya komutanlara karşı güven hissini yok etmeye yönelik söz ve davranışlarda bulunduğu gerekçesiyle Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde oluşturulan Kurul tarafından davacının Türk Silahlı Kuvvetleri sosyal tesislerine girişinin 5 yıl süreyle yasaklanmasına karar verildiği, davacı tarafından bu işlemin kaldırılması talebiyle 10/10/2024 tarihli dilekçe ile davalı idareye başvuru yapıldığı, başvurusunun zımmen reddi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Benzer bir uyuşmazlıkta, Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümünün 12/06/2024 tarih ve 2021/3317 başvuru numaralı kararında; “…26. Somut olayda başvurucunun sosyal tesislerden faydalanmasının süresiz olarak yasaklanması kendisine tanınan sosyal bir haktan mahrum bırakılması anlamına gelmektedir. Söz konusu işlem 211 sayılı Kanun’un işlem tarihinde yürürlükte olan 98. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılan Yönetmelik’in 664. maddesine göre tesis edilmiştir. Anayasa Mahkemesi benzer nitelikte bir uyuşmazlığı değerlendirdiği Hüsnü Şimşek (B. No: 2015/9734, 11/10/2018) kararında sosyal haktan yararlandırmama şeklindeki yasaklamanın disiplin cezası benzeri bir yaptırım olduğunu tespit etmiştir. Gerçekten de mezkûr yasağın bir idari yaptırım olduğu açıktır.
27. Söz konusu idari yaptırımın dayanağı olan 211 sayılı Kanunun ilgili maddesine göre, sosyal tesislerin kadro, kuruluş, idare, yapılacak denetleme ve işletme şekilleri, verilecek hizmetler, üye aidatı ve kart ücreti alınmasına ilişkin usul ve esaslar, ihtiyaçların tespit ve temini ile elde edilen gelirlerin harcanacağı yerler ve diğer hususlar Maliye Bakanlığının uygun görüşü üzerine yönetmelik ile belirlenir. Mezkûr kanun maddesinin lafzında sosyal tesislerin idaresinin Yönetmelik’le düzenleneceği belirtilmiştir. Anayasa Mahkemesi Hüsnü Şimşek kararında sosyal tesislerden yararlanma hakkından mahrum bırakma şeklindeki bir yaptırımın tesisin idaresi kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceğini meselesini incelemiştir. Bahsi geçen kararda Anayasa Mahkemesi, ilk olarak, kanun koyucunun konuyla ilgili temel kuralları belirleyip kanuni çerçeveyi çizdikten sonra, bu çerçevenin içindeki hususların düzenlenmesini idareye bırakmasında, hukuki belirlilik ve yasama yetkisinin devredilmezliği ilkelerine aykırı düşen bir yön bulunmadığını (AYM, E.2015/41, K2017/98, 4/5/2017, § 71) hatırlatmış ve daha sonra 211 sayılı Kanunla verilen yetkinin ordu evlerinin kuruluşu ve idaresi ile sınırlı olduğu sonucuna ulaşmıştır (Hüsnü Şimşek, § 41).
28. Bu bağlamda Yönetmelik’in ilgili maddesinde ise askeri gazino ve öteki askeri sosyal tesislerden yararlanma hakkına sahip diğer kişilerin, […] astlık-üstlük münasebetlerini zedelemeye, amir veya komutanlara karşı güven hissini yok etmeye yönelik olarak açıkça aşağılayıcı söz ve davranışta bulundukları tespit edilirse, bu kişilerin orduevleri, askeri gazinolar ve diğer askeri sosyal tesislere girişlerinin, Genelkurmay Başkanlığınca geçici veya sürekli olarak yasaklanabileceği düzenlenmiştir. Öte yandan sayılan eylemlerden hangisinin gerçekleşmesi hâlinde geçici ya da süresiz olarak bahsi geçen tesislere girişin yasaklanacağının, metnin lafzından anlaşıldığını söylemek mümkün değildir. Şu hâlde yaptırımı uygulamaya yetkili otoritenin muhtemel keyfî uygulamalarını bertaraf etmeye elverişli bir mevzuatın varlığından söz edilemez.
29. Oysa Anayasa’nın 13. maddesine göre, temel hakların sınırlandırılması için mutlaka kanuna ihtiyaç vardır ve başvurucunun ifade özgürlüğünü sınırlandıran söz konusu yetkinin Anayasa’nın 13. maddesinin aradığı anlamda kamu gücünü kullanan organların keyfî davranışlarının önüne geçen ve kişilerin hukuku bilmelerine yardımcı olacak, erişilebilir, öngörülebilir ve kesin nitelikte bir kanun hükmünün bulunması gerekir. Somut olayda ise sosyal tesislerden yararlanma hakkından mahrum bırakma yaptırımının emekli ordu mensuplarına hangi şartlarda ve hangi sürelerle uygulanacağı hususunda şekli anlamda bir kanun bulunmamaktadır. Söz konusu yaptırımın 211 sayılı Kanun’un 98. maddesinde ifade edilen tesisin idaresi kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmadığı gibi salt bu ibareden yola çıkılarak kanun koyucunun konuyla ilgili temel kuralları belirleyip kanuni çerçeveyi çizdiği de kabul edilemez. Kaldı ki başvurucuya uygulanan yasaklama kararının dayanağı olan Yönetmelik’in 664. maddesi 211 sayılı Kanun’un 98. maddesini açıklayan yasal bir dayanak olarak kabul edilse bile öngörülebilirlik ve belirliliği sağlamaktan uzaktır (Hüsnü Şimşek, § 42; yasal kuralların keyfîliğe izin vermeyecek şekilde belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir nitelikte olması gerektiğine ilişkin bkz. AYM, E.2021/2, K.2022/20, 24/2/2022, § 12).
30. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.” gerekçesiyle başvuranın Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlâl edildiğine karar verilmiştir.
Bu durumda yukarıda yer verilen Anayasa Mahkemesi kararında belirtilen gerekçeler doğrultusunda, sosyal haktan yararlandırmama şeklindeki dava konusu yasaklama işleminin disiplin cezası benzeri bir yaptırım olduğu, dolayısıyla kanuni dayanağının bulunması gerektiği, yasaklama işleminin dayanağı olan 211 sayılı Kanunun 98. maddesinde, sosyal tesislerden yararlanma hakkından mahrum bırakma yaptırımının emekli ordu mensuplarına hangi şartlarda ve hangi sürelerle uygulanacağı hususunda herhangi bir düzenleme bulunmadığı gibi söz konusu yaptırımın ilgili maddede ifade edilen tesisin idaresi kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmadığı, salt bu ibareden yola çıkılarak kanun koyucunun konuyla ilgili temel kuralları belirleyip kanuni çerçeveyi çizdiğinin de kabul edilemeyeceği, bu kapsamda kanuni dayanağı bulunmadığı anlaşılan dava konusu işlemde hukuka uygunluk görülmemiştir.
Öte yandan, dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu saptanmasına rağmen uygulanmasının sürdürülmesi, tüm eylem ve işlemleri hukuka uygunluk karinesine dayanan hukuk devleti ilkesine aykırı bir durum yaratacak ve davacı açısından da telafisi güç ve imkansız zararların doğmasına neden olacaktır.
Açıklanan nedenlerle; hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin, uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden 2577 sayılı Kanunun 27. maddesi uyarınca teminat alınmaksızın yürütmesinin durdurulmasına, kararın tebliğini izleyen günden itibaren yedi (7) gün içerisinde Ankara Bölge İdare Mahkemesi nezdinde itiraz yolu açık olmak üzere 18/12/2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Em. Asb. Şükrü IBRIK Orduevine Yasak Kararını Kazandı. Yazısı İÇİN TIKLAYINIZ